Ben sizlerle yeni tanışan bir üniversite öğrencisiyim. Yakın bir tarihte arkadaşımla sohbet ederken eğitim sisteminden bahsettik. Bende kendi okuduğum Hitit üniversitesinden ve yaşadığımız sorunlardan bahsettim. Arkadaşım okulum hakkında bir yazı yazmamı önerdi. Yazıma başlamadan önce söylemek istiyorum ki bu ilk yazma deneyimim. Ben öncelikle benimde başımda olan yaz okulundan bahsetmek istiyorum. Çünkü şuanda yaz okulu için Çorum’dayım.
Yaz okulu Üniversitede okuyan öğrencilerin dönem içinde kaldığı dersleri vermek için ya da hiç almadığı dersleri almak için yaz ayında katlandığı çile anlamına gelmektedir. Öğrenci bu yaz okulunda üstten de ders alma hakkına sahiptir. Yaz okulu uygulaması her üniversitede bulunmamaktadır. Bazı okullarda da bütünleme sınavları bulunmaktadır. Yaz okulu 7 hafta sürmektedir. Açılan her derste dönem içinde verilen ders saati kadar ders işlenir. Yaz okuluna gelmek isteyen öğrenciler yaz okulunun başlamasından önce belirlenen tarihlerde ön kayıt ve kesin kayıt işlemlerini bitirmek zorundadır. Her ders için bir ara sınav bir de dönem sonu sınavı olmak üzere iki sınav yapılır. Öğrencilerin başka bir üniversitede de yaz okuluna girme hakları vardır. Her okulda bu sistem uygulanmıyor, Bazı okullarda uygulanan sistem ise bütünleme sınavıdır. Yılsonunda dönem içinde başarısız olunan derslerden sınava girilen bir uygulamadır. Bu uygulama yaz okulu sömürüsünden bir nevi daha iyi bir uygulamadır. Öğrenci “Yaz Okulu” için mecburen okula gelip, 7 hafta okulda derslere girip dersleri verme mecburiyetindedir. Yaz okuluyla kıyaslarsak bütünleme sınavı daha ekonomiktir.
Neden bütünleme değil de yaz okulu uygulaması yapılmaktadır?
Bütünleme yaz okulu uygulaması kadar getirisi olmayan bir uygulama çeşididir. Yaz Okulu uygulamasında kredi başına alınan paralar o dersi açıp eğitim veren hocaya gitmektedir. Örneğin bir hoca''SİZİN ELİNİZDE KALEM VARSA BENİM ELİMDE SİLGİ VAR” diyebiliyorsa gerisini siz düşünün! Bütünleme sınavında dönem içinde kalınan derslerden yılsonunda sınavlara girip verilebiliyor. Bu bakımdan yaz okulundan daha insaflı bir uygulamadır. Bizler, birçoğumuz işçi çocuklarıyız ve yaz tatilinde, birazda olsa çalışıp ailemize destek olma hayalleri kurarken birde bakıyoruz ki haydi 7 hafta yaz okuluna! Bu da konaklama, elektrik, su vb. gibi dertler anlamına gelmektedir. Yaz okulları üniversitelerin nasıl ticarethanelere dönüştüğünün bir göstergesidir. Bilim yuvaları olması gereken üniversiteler maalesef bilimden uzak, çarpık eğitim sistemi sayesinde yozlaştırılmaktadırlar. Bilime inanan, bilim yolunda bir şeyler yapma çabası içerisinde olanların önüne bu tür engellerin çıkarılması, ülkenin bilimden uzak üniversitelerle dolmasına neden olmaktadır. Bu gibi yozlaşmaların geçmişte de örnekleri çoktur. Geçmişten ders almayı bilmiyoruz. Örneğin, Osmanlı Devletini örnek verecek olursak matbaa 400 yıl gibi çok uzun bir sürede İbrahim Mütefferika tarafından getirilmiştir. Önemli bir nedeni de yine günümüzde bulunan çıkarcıların o dönemde de olmasıdır. Sırf hattatların işsiz kalmaması için onca halkı cahil kalmaya mahkûm etmişlerdir. Ülkemizde altmış bin küsur tane okul yetmiş bin tane de cami mevcut. Buradan da ülkemizin ne kadar eğitime önem verdiği bellidir. Bizler bilime inanan gençler olarak bu çarpık eğitim sisteminin çarkları arasında sıkışmış kalmış durumdayız. Bizlerin istediği eğitim sistemi böyle bir sistem değildir. Bizler eğitim sisteminin bir bütün olarak değişmesi ve okulların bilime dayalı eğitim vermesini istiyoruz.
Yeni Dünya Gençliği okuru / Çorum
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder