Evrim ve Türkiye

Türkiye’de “evrim” denilince akla ilk gelen “Evrim Teorisi” olur. Evrim teorisinden de Darwin ilk akla gelendir. Fakat sadece akla gelir! Akla geldiğinde de gerçeklik değil, uydurmaca olduğu gelir. Çünkü çoğu kimse evrimin ne anlama geldiğinden bi haberdir. Araştırma yapmayı bile birçok kişi gerek görmez. Evrimi, etrafından duyduklarıyla veya dalga konusu haline gelen gazete karikatürlerinden bilirler. Evrim teorisi hakkında en çok yaygın olan düşünce “insanın maymundan geldiği”, “atalarımızın maymun olduğu” düşüncesidir. Daha buna benzer bir dünya hurafe (üfürükçü, tükürükçü yalanları) halk arasında dönmektedir. Evrim teorisini din karşıtı olmakla suçlarlar. Evrim teorisini savunanları “allahsız, ateist” olarak gösterirler.
Türkiye’de evrim teorisi hakkında görüşleri yaygınlaşan “Harun Yahya” ismiyle tanınan Adnan Oktar adındaki sahtekâr, “evrim teorisi çöktü”, “evrim teorisi şeytanın bir hilesi” vb. safsatalarla Türkiye’de insanların bilinçlerini karartmaktadır. Bu sahtekârın televizyon, gazete vb. yerlerde sıkça reklamları yapılmaktadır. Evrim teorisini bilmeyip te bu kadar çok yorum yapılması en çokta Harun Yahya gibi akıl hastalarının yüzündendir.
Evrim Nedir?
Biyolojide evrim, canlı türlerinin nesilden nesile kalıtsal değişime uğrayarak ilk halinden farklı özellikler kazanmasıdır. Evrim, bir canlı popülâsyonunun genetik kompozisyonunun zamanla değişmesi anlamına gelir. Genlerdeki mutasyonlar, göçler veya çeşitli türler arasında yatay gen aktarımları sonucu türün bireylerinde yeni veya değişmiş özelliklerin ortaya çıkması, evrim sürecini yürüten temel etmendir. Evrim, bu yollarla oluşan değişimlerin popülasyon (Belirli bir bölgede yaşayan aynı türün fertleri topluluğuna popülasyon denir) genelinde daha sık veya daha nadir hale gelmesiyle işler.
Evrim Teorisi Nedir?
DarwinEvrim Teorisinin yaratıcısı Charles Robert Darwin’dir. (Charles Robert Darwin -12 Şubat 1809 / 19 Nisan 1882İngiliz doğa bilimci). Evrim teorisi, modern biyolojik teorinin temel taşıdır. Bu teoriye göre hayvanlar, bitkiler ve dünyadaki diğer tüm canlıların kökeni kendilerinden önce yaşamış türlere dayanır ve ayırt edilebilir farklılıklar, başarılı nesillerde meydana gelmiş genetik değişikliklerin bir sonucudur.
Evrimi sürdüren iki temel süreç vardır; Doğal seçilim ve genetik sürüklenme. Bu süreçlerin ilki olan doğal seçilim, bulunduğu ortama en iyi uyum sağlayan bireylerin hayatta kalmasını ve kendi genlerini yavrularına aktarmasını, diğer bireylerin ise üreme şansı bulamayıp genlerinin ortadan kalkması sonucunu doğurur. Doğal seçilim ile hayatta kalmaya yardımcı olan yeni özellikler sağlayan mutasyonlara sahip bireyler hayatta kalarak popülâsyonda baskın hale gelir, hayatta kalma şansını azaltan mutasyonlara sahip bireyler ise yok olur. Bu sayede sonraki nesildeki bireyler, atalarından aldıkları genler sayesinde ortama daha iyi uyum sağlar ve hayatta kalmakta daha başarılı olurlar. Çok sayıda nesil sonrasında, çok sayıda başarılı, küçük, rastgele değişikliğin birikmesi ile adaptasyonlar belirgin hale gelir, bu sayede türler çevrelerine olası en iyi uyumu sağlamış olurlar.
İkinci temel süreç ise genetik sürüklenmedir. Genetik sürüklenme ya da "Sewall Wright etkisi", küçük bir grup canlının genetik havuzunda tamamen şans eseri oluşmuş değişikliklerdir. Genetik sürüklenme bir popülâsyondaki genetik bir karakteristiğin yok olmasına ya da güçlü olanın hayatta kalmasından ve alellerin (Alel: bir genin değişik biçimlerine genetikte verilen addır) değerinden "bağımsız olarak" yaygın hale gelmesine neden olur.
Dünyada Evrime Bakış
Evrim teorisi dünyanın hemen hemen her yerinde kabul edilmiştir. Birçok ünlü okulda ders kitaplarında yer almakta ve okutulmaktadır. Bilim adamlarının neredeyse tamamı evrim teorisinin doğruluğunu savunmaktadır. Dünyada Evrim Kuramı’nı savunan ve savunmayan bilim adamlarına yönelik yapılan Steve projesi, aslında evrimin kuşku gerektirmez bir gerçek olduğunu göstermektedir. Bu projenin amacı, isminde sadece Steve geçen bilim insanlarının kaç tanesinin Evrim Kuramı'nı desteklediğini ortaya koymaktır. Evrimi kabul eden sadece Steve isimli bilimadamları, evrimi kabul etmeyen tüm bilim insanlarından daha fazladır. Bu projede James gibi çok daha yaygın (1. sırada) bir isim yerine Steve gibi çok daha az kullanılan (74. sırada) bir ismin seçilmesi de araştırmanın sonuçlarının güvenilirliğini desteklemektedir. Evrim Kuramı’nın karşıtı olan çok az sayıdaki bilim adamı da biyoloji dışındaki bilim dallarında çalışmaktadır. 1987 de yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre Amerika'da doğa bilimleri alanında 500,000 bilim insanından yaklaşık %99.85'lik bir bölümünün evrim teorisini desteklediği ortaya konulmuştur.
Türkiye’de Durum
Türkiye'deki ders kitaplarında din kültürü derslerinin yanı sıra fen bilgisi ve biyoloji derslerinde de yaratılışçı (Yaratılışçılık, insanlığınyaşamın ve evrenin, varlığı önceden kabul edilmiş doğaüstü bir güç tarafından yoktan meydana getirildiği inancı) görüşlere yer verilmektedir ve ortaöğretimdeki öğrencilerin %75'i evrim teorisine inanmamaktadır. 2008 yılında, Hacettepe Üniversitesi’nden biyoloji öğretmeni adayı 98 öğrenci üzerinde yapılan araştırmada, katılımcıların yüzde 43’ünün evrim teorisini benimsediği, yüzde 30’unun kararsız olduğu, yüzde 16’sının ise benimsemediği ortaya çıktı. Araştırmayı yapan Yrd. Doç. Dr. Oğuz Özdemir öğrencilere yapılan en büyük kötülüğün, fen bilgisi derslerinde evrim kuramının, yaratılışla birlikte işlenerek ikilik yaratılması olduğunu söyledi.
Bir başka yaşanan süreç ise aslında Türkiye’de “Evrim Teorisi” karşıtlığının kimler tarafından ve ne için körüklendiğini göstermektedir. 2006 yılında Üniversite Konseyleri Derneği'ne bağlı 700 akademisyen, bilimsel olmadığı için yaratılış görüşünün ders müfredatından çıkarılması için Milli Eğitim Bakanlığı'na dilekçe verdi. Bu başvuru, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik tarafından reddedildi. Çelik: "Yaratılışla ilgili birçok teori var. Adı üstünde evrim teorisi. Evrim teorisini çocuklara anlatıp da evrim karşıtı olan "teorileri" çocuklara anlatmama bilimsel bir tavır mı?" açıklamasını yaptı. Burada Bakanın bilmediği ve bilmesi gerektiği bir gerçek var ki o da, evrim teorisi gibi bilimsel bir teorinin bir inançla (yaratılışçılık) aynı kategoride olmadığıdır. Yaratılışçılık bir teori değil, bir inançtır. Varlığı herhangi bir bilimsel veriye dayanmamaktadır. Milli Eğitim Bakanı’nın bile bu kadar bilimsellikten uzak olması aslında eğitim siteminin ne kadar bilimsel ol(madığını)duğunu göstermektedir.
Bu yıl biyolojide ve bütün bilimlerde devrim yapan Charles Robert Darwin’in 200. Doğum yılı ve  “Türlerin Kökeni” adlı eserinin yayınlanışının 150. yılıdır. Charles Darwin'in 200. doğum yıldönümü anısına 2009 yılı, UNESCO tarafından "Darwin yılı" ilan edildi. Dünyanın birçok yerinde değişik etkinliklerle Darwin anılacak ve düşünceleri tanıtılacaktır. Türkiye’de de değişik etkinlikler yapılacak. Fakat daha etkinlikler yeni yeni planlanırken ortaya çıkan bir gerçek son dönemlerde oldukça tartışıldı. Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu'nun (TÜBİTAK) aylık dergisi olan Bilim ve Teknik, Mart 2009 sayısının kapağını Darwin’e ve içeriğinin bir bölümünü Darwin’i konu alan bir yazıya yer vermişti ki, kapak ve içerik son anda TÜBİTAK yönetim kurulunun kararı ile iptal edildi. Kapak ve içerik Darwin yerine küresel ısınmayı konu aldı. Bilim ve Teknik dergisinin yönetim kurulundaki yöneticiler bu tutumlarıyla bize ne kadar “bilim adamı”, “bilim yanlısı” olduklarını da göstermiş oldular.
Birçok bilimsel veri ve analiz bize Evrim Kuramı’nı kanıtlamaktadır. “Evrim teorisi çürütüldü” gibi ortaya konan birçok safsata bilim dışıdır. Dünyada bu kadar çok yaygın olan ve kabullenilen bir bilimsel gerçekliğin hala Türkiye’de çok geniş bir yer edinememesinin nedenleri ortadadır. Son sözü biyoloji uzmanı Theodosius Dobzhansky’e bırakıyorum; "Evrimin ışığıyla aydınlatılmadıkça, biyolojide hiçbir şey bir anlam ifade etmez!"
Yeni Dünya Gençliği/İstanbul

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder