Kapitalist sistem; sorgulayamayan, bilinçsiz, önüne konulanı kabul eden bir toplum yaratmak istemektedir. Medyada bu işteki görevini başarı ile yerine getirmektedir. Kendimizin sandığımız fikirler ve kültür, aslında bizlerin fikirleri ve kültürü değil! Bu fikirler ve kültür burjuvazinin ve iktidarların çıkarları doğrultusunda medyanın süzgecinden geçirilip bizlere empoze edilmektedir. Bütün dünyada mevcut güçler ve iktidarlar için medya vazgeçilmez bir silahtır. İktidarlar ihtiyaç duyulduğunda medyayı çok etkin bir propaganda aracı, bunun da ötesinde geniş halk kitlelerine ulaşıp beyinlerini yıkamak için güçlü bir silah olarak da kullanmaktadır. Kitle iletişim araçlarının sahipliğini ya da kontrolünü elinde bulunduran kişi ya da gruplar haberleri, olayları ve gündemi kendi istekleri doğrultusunda deforme edip değiştiriyorlar. Böylece halkın olaylarla ilgili kanaatlerini ve düşüncelerini kendi istedikleri gibi şekillendiriyorlar. Çünkü burjuva medya gündemi istediği zaman değiştirip, istediği gibi şekillendirebilmektedir. Bunun içindir ki sürekli medya grupları ve iktidar medya arasındaki savaşlara tanık oluyoruz. Nasıl yaşanmasın ki kavgalar? İktidarlar medyayı kullanarak halkı istediği gibi yönlendirip, uyutuyorlar. Türk basınında özellikle son olarak yaşadığımız İsrail-Filistin savaşı ile birlikte ortaya çıkan tepkiler ve ekranlara yansıyan savaş karşıtlığı ilk etapta bizleri sevindirdi. Ancak dikkatli takip ettiğimizde medyanın da yönlendirmeleriyle etnik ırkçılığın hortlatıldığını gördük. Medya bu savaşı gerçekliklerden uzak adeta Müslüman-Yahudi savaşıymış şeklinde halka sundu. Sanki Filistin halkı Müslüman olmasa bu savaş hiç olmayacakmış şeklinde etnik ırkçılık körüklendirildi. Bu yönlendirilmelerin sonucu olarak birçok internet sitesinde Hitler’in “bir gün bütün Yahudileri öldürmediğim için bana kızacaksınız”, “İsrail’e bakınca Hitler’i sevesimiz geliyor” şeklinde yazılar göze çarpıyordu. Bazı dernekler kapılarına “köpekler girebilir, Ermeniler ve Yahudiler giremez” şeklinde afişler astı. Halkta da İsrail halkına ve Yahudilere karşı nefret duyguları uyandırıldı. Evet, İsrail devleti Siyonist’tir. Ancak bunu bütün İsrail halkına ve Yahudilere maletmemek gerekir. Siyonizm ile Yahudiliği birbirinden ayırt etmek gerekir. Yaşanan diğer bir olaysa, Galatasaray-Sivas spor maçında bir kısım Galatasaraylı taraftarlar, Sivas sporlu futbolcu Balili’nin dini inancı ve yurttaşı olduğu İsrail devleti aleyhinde küfürlü tezahürat yaptılar. Medya bu olayı da sanki bu ülkede ırkçılık yokmuş şeklinde, Türk futbolundaki ilk ırkçılık olayı olarak gündeme getirip çabucak unutturdu.
Yine medya uzun yıllardır bu ülkede Kürtlere karşıda sürekli etnik ırkçılık ve Kürt halkına karşı nefret politikaları üretti. “Polat Alemdar”lı tek Türkiye vb. dizilerle ve içeriği (milliyetçilik kokan) boş programlarla tüm halkı milliyetçilik zehiriyle zehirledi. İktidar ve medya Kürt halkı üzerindeki linç girişimlerini kimi zaman görmezden geldi, kimi zaman ise sahiplendi. DTP’li gruba pompalı tüfek saldırısının başbakan tarafından sahiplenilmesi, Sakarya’da DTP’lilere karşı yaşanan linç girişiminin “vatandaşın sabrı” olarak değerlendirilmesi bunlara örnektir.
Hemen hemen her siyasetin kendine ait bir yayın organı bulunmaktadır. Tüm kirli oyunlarını bunlar üzerinden halka aktarmaktadırlar. Televizyonu, radyosu, gazeteleri ve internetiyle medya, kitlelerin hayatını tam anlamıyla teslim almış durumdadır.
Burjuva medyanın gündemi biz işçi ve emekçilerin gündemi değildir. Burjuva medya, işçilerin emekçilerin çıkarları yâda gerçekleri doğrultusunda değil, burjuvazinin ve iktidarların çıkarları doğrultusunda çalışır.
Bize düşen görev; bu kirli düzeni ve oyunlarını teşhir ederek gerçek kurtuluşun, devrimde olduğunun propagandasını yapmaktır.
Yeni Dünya Gençliği/İstanbul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder