Sovyetler Birliği'nde Sosyalizmin Zaferi...

Kırım savaşından sonra Rusya’da serflik kaldırıldı. O zamanki ekonomik koşullar buna neden olmuştu. Ancak öncesinde olduğu gibi serflik kaldırıldıktan sonra da zulüm devam etti. Serfliğin kaldırılması sonucu ortaya çıkan tek fark köylülerin bir eşya gibi alınıp satılmamalarıydı. Buna rağmen köylüleri ödediği ağır vergiler onları sefalete sürüklüyordu. Bunun sonucunda da köyden kente göç oluştu ve göç eden bu insanlar fabrikalarda çalışmak zorunda kaldı. Patronlar da ucuz işgücü elde ederek bundan çıkar sağladılar. Çarlık düzeninde işçilerin ve köylülerin hiçbir hakkı yoktu.
Serflikten sonra Rusya’da sanayi gelişti. 1865’den 1890’a kadar işçilerin sayısı 706 000’den 1 433 000’e yükseldi. Çarlık Rusyası’nda işçiler 12 saat hatta 14-15 saatten aşağı çalıştırılmıyorlardı. Maaşları da 7-8  rubleyi geçmiyordu. Ayrıca hiçbir sosyal güvence de yoktu. Çarlık düzeninde işçiler ilk zamanlar bireysel hareket ediyordu. Örneğin; tepkilerini dile getirmek için fabrikaları yağmalıyorlardı. Fakat işçiler mücadele için örgütlenmenin şart olduğunu anladılar ve 1875’de “Güney Rus İşçi Birliği’ni “kurdular. Bu birlik 9 ay sonra çarlık tarafından dağıtıldı. Daha sonra 1878’de Halturin ve Obnorski “Rus İşçileri Kuzey Birliği’ni” kurdular. Obnorski birinci enternasyonal’i yakından izlemişti. Bu birliğin amacı halk için siyasi özgürlükler ve siyasi haklardı. Çarlık ise boş durmadı ve kısa zamanda bu birliği de dağıttı. Buna rağmen işçi sınıfının örgütlü mücadelesi gün geçtikçe yükseliyordu. Çünkü işçiler örgütlü mücadeleyle çok şeyin değişeceğini “Morozov” fabrikasında ki örgütlü mücadeleyle anlamışlardı. Fabrikada maaşlar sürekli düşürülüyordu. Çarlık grevi silah zoruyla bastırdı. Sonuçta, çarlık bir yasa çıkardı. Buna göre;  ceza paraları işçilerin ihtiyaçları doğrultusunda kullanılacaktı. Bu örgütlü mücadeleler Rusya’da çıkacak olan ilk Marksist örgütlerin de habercisiydi.
İlk Marksist örgüt 1883’de Plehanov’un önderliğinde kuruldu. Plehanov,  marksizmi inceledikten sonra Narodizimden koptu. Marx ve Engels’in eserlerini Rusça’ya çevirdi. Plehanov’un kurduğu “Emeğin Kurtuluşu” grubunun kendini marksizme adamış olduğunu söylemesine rağmen narodnik görüşler devrime zarar verici nitelikteydi. Çünkü, Narodnikler devrim yolunda işçi sınıfını görmezden geliyor bunun yerine köylülerle devrimin olabileceğini düşünüyorlardı. Narodnikler bireysel hareket ediyordu. Örneğin; Çar ikinci Alexander’i öldürdüler. Fakat bu yanlış bir mücadeleydi.
1870’de doğan Lenin 1895’de Petersburg’daki bütün devrimci örgütleri “İşçi Sınıfının Kurtuluşu İçin Mücadele Birliği” adı altında bir araya topladı. Lenin hem Narodnikler’e darbeyi vurdu hem de ilk defa işçi köylü ittifakıyla devrimin yapılabileceğini ortaya koydu. Lenin “Iskra” gazetesiyle devrimin temellerini attı. 1901-1902 yıllarında Rusya’da işçi, köylü ve öğrenci grevleri başladı. 1902’de 30 bin öğrenci greve gitti. Çarlık bu dönemde Japonya gibi Kore ve Mançurya’yı ele geçirmek istiyordu. Çarlık bu nedenle Japonya ile karşı karşıya geldi ancak savaşı kaybetti. Bolşevikler çarlığın yenilmesinin devrim yolunda işe yarayacağını düşünüyorlardı. Nitekim öyle de oldu ve savaş devrimin gerçekleşmesini hızlandırdı. İlk defa Bolşevikler önderliğinde (1904) siyasi bir grev yapıldı. İşçiler haklarını elde etmek için Çar’a bir dilekçe sundular. Bolşevikler ise işçilere özgürlüğün Çar’a dilekçeyle değil silahla elde edilebileceğini açıkça söylediler. Bir Pazar günü 140 binden fazla işçi “Kışlık Sarayı’na” doğru yürüyerek Çar’dan işgünün 8 saat olması gibi isteklerde bulundular. Ancak Çar’ın emriyle işçiler üzerine ateş açıldı ve binden fazla işçi öldürüldü. bu gün tarihte “Kanlı Pazar” olarak bilinmektedir. Ocak 1905’de 440 bin işçi greve gitti. Çünkü işçiler artık Çar’a yalvarmak yerine ona karşı savaşılması gerektiğini anlamışlardı. Haziran 1905’de İvanova, Voznessenk grevi patlak verdi. 70 bin işçi katıldı. Aynı yıl köylüler isyan etti ve çiftlik sahiplerinin üstüne yürüdüler. 1905’de Karadeniz’deki Potemkin Zırhlısı’nda ayaklanma oldu. Bu donanmadaki ilk devrimci hareketti.2 ekimde Moskova ve Petersburg’da grevler başladı. Greve yaklaşık 1 milyon kişi katılmıştı. Çar zaman kazanıp devrimi bastırmak için bir manifesto yayınladı. Papazlar, tüccarlar ve çiftlik sahipleri devrimi bastırmak için proletaryaya karşı savaşa giriştiler. Ekim siyasi grevleri yeni bir devrimci güç yaratmıştı. Bunun adı “İşçi Sovyetleri Temsilcileri idi.” Ancak Çarlık, Tver, Petersburg ve batı bölgelerinden alaylar getirerek ayaklanmaları bastırdı. Ayaklanmanın önderleri tutuklandı. Şehirlerin tamamını kapsayan ortak bir mücadele hareketinin bulunmayışı devrimi başarısızlığa uğratmıştı. Çarlık yalnızca şiddetle yetinmedi. Yasa koyucu “Duma” toplayarak devrim hareketini engellemeye çalıştı. 1906’da Stockholm’de toplanan 4. parti kongresinde tarım sorunu ve devlet dumasına karşı neler yapılması gerektiği tartışıldı. Kongreyi Menşevikler kazanınca tarımda Bolşeviklerin millileştirme politikası yerine Menşeviklerin belediyecilik politikası kabul edildi. Ayrıca Menşevikler Duma’yı halkı,Çarlıktan kurtarmak için bir araç olarak görüyorlardı. 1907’de ise 5. parti kongresi toplandı. Kongrede, burjuva partilerine karşı yaklaşımın nasıl olması gerektiği tartışıldı. Sendikalar konusunda ise, Bolşevikler, partinin sendikaların ideolojik ve politik önderliğini ele geçirmesi gerektiğini düşünürken Menşevikler ise sendikaların tarafsızlığını önermişlerdi. Çar’ın 2. dumanın uysal olacağını düşüncesi boşa çıktı ve Çar ikinci dumayı dağıtarak -3 haziran hükümet darbesi- 3. dumayı topladı. İşçilerle, köylülerin Çarlığa karşı sağlam bir ittifakının olmaması, köylülerin bir bölümünün hala Çara inanması, Menşeviklerin işçilerin kafasını karıştırması, batılı emperyalistlerin Çarlığa yardım etmesi, çünkü Rusya’da olacak bir sosyalist devrim batıya da sıçrayabilirdi.  Tüm bu nedenler 1905 devriminin başarısız olma nedenleridir.
Stolypin gericiği döneminde ise devrimci hareketi durdurmak için ülke darağaçlarıyla dolduruldu. Yüzlerce devrimci katledildi. Bolşevikler, Menşeviklerle aynı çatı altında kalmanın Menşeviklerin sorumluluğunu taşımak olduğunu düşündüklerinden, 1912’deki 6. parti kongresinde Menşevikleri partiden uzaklaştırdılar ve Bolşevik partiyi kurdular. 1912’de grevler tekrar başladı. 500 maden işçisi öldürüldü. Bu olay sonrasında grevlere katılanların sayısı 300 bini buldu. Ayrıca devam etmekte olan birinci dünya savaşı yani emperyalist savaş nedeniyle işçi ve köylüler sefalet içindeydi. Burjuvazi ise büyük servetler elde ediyordu. Bu nedenle işçilerin, köylülerin ve halkın Çarlığa karşı devrimci hareketi yükseliyordu. Ocak ve şubat 1917 boyunca tüm Rusya’da devrimci hareketler yükselmeye başladı. 23 şubatta kadın işçiler, 27 şubatta ise askerler devrimci harekete katıldılar. Şubat 1917’de Bolşeviklerin öncülüğüyle ”İşçi ve Asker Temsilcileri Sovyetleri” kuruldu. Devrim Petrograd’da zafere ulaştı. Ancak, Menşevikler geçici bir burjuva hükümeti kurdular. Geçici hükümet ne savaşı bitirmeyi nede çiftlik sahiplerine rest çekme yanlısı değildi. O zamana kadar illegal çalışan Bolşevikler, yeraltından çıkarak legaliteye geçtiler. Lenin, Rusya’ya gelir gelmez devrimin yöntemi ve savaş konusunda çok önemli bir rapor olan ünlü “Nisan Tezleri’ni” sundu. Nisan Tezleri, burjuva demokratik devriminden sosyalist devrime geçiş aşamasını ortaya koyuyordu. Stalin yoldaş ise ulusların kendi kaderini tayin hakkına sahip olduğunu açıkça ortaya koydu.  Yine Stalin yoldaş tek yol kaldığını bununda şiddet yoluyla çarlığı yıkmak olduğunu belirtti. Yani artık emekçilerin Çarlığa karşı silahlı eylemi başlıyordu.  Lenin 7 ekimde Finlandiya’dan geldikten birkaç gün sonra proleter hareket  başladı. Menşevikler ise bu fikri çarlığa ulaştırdılar. Kızıl muhafızlar ve devrimci birlikler devlet bankasını, telgrafhaneyi, bakanlıkları ve postaneyi işgal ettiler. Böylece devrim Petrograd’da başarıya ulaştı. Moskova’da ise birkaç günlük karşı devrim hareketinden sonra devrim başarıya ulaştı. 26 ekim 1917’de savaş halinde olunan ülkelere haber gönderilerek ateşkes önerisinde bulunuldu. Çiftlik sahiplerinin malları hiçbir tazminat ödenmeksizin ellerinden alındı. Tüm yer altı kaynakları halkın mülkiyetine geçti. 1918’e kadarki kısa zaman diliminde devrimci hareket tüm Rusya’ya yayıldı. Devrim sonrası burjuva kurucu meclisi dağıtıldı. Kızıl Ordu ve donanmanın kurulmasına ilişkin kararname çıkarıldı. Demiryolları, dış ticaret filosu ve bankalar millileştirildi. Batılı emperyalistler devrimi kendileri için tehlikeli gördüklerinden dört bir taraftan Rusya’ya saldırdılar. Devrim için bir diğer tehlike ise ülke içindeki karşı devrim hareketiydi. Halk ise çok zor durumdaydı. Öyle ki yiyecek ekmek dahi bulunmuyordu. Lenin’in çağrısıyla tüm düzenlemeler savaşa yönelik yapıldı. Olağanüstü karaların alındığı bu kararlar “Savaş Komünizmi” olarak adlandırıldı. Kızıl ordu ise 1 milyona ulaştı ve emperyalistler işgal ettikleri yerlerden uzaklaştırıldı. Bundan sonra “Restorasyon Dönemi” başladı. Ülke hem iç savaş hem de emperyalist savaş nedeniyle harap durumdaydı. Ancak Bolşevik Parti önderliğinde ülke restorasyon döneminden başarıyla çıktı. Parti 1926-1929 yılları arasında sanayileşmeye yönelik çizgisini belirledi. Bolşevik partinin restorasyon döneminin kusurları vardı. İşletmelerin eski olması, sanayinin dar bir temele dayanması, ülkenin ağır sanayiden yoksun olması. Tüm bunlar sosyalist sanayileşme ile çözülecekti. Ayrıca savunma sanayi yaratmak gerekiyordu. Tüm bunlara kaynak sağlamak için, daha önceden çarlığın cebine giren fabrika ve işletmelerin, ulaşım araçlarının ve bankaların gelirlerine el konuldu. Çeşitli tasarruflarla demiryolları, otomobil fabrikası ve traktör fabrikası gibi tesislerin inşaatına başlandı. Bu dönemde sanayinin ulusal ekonomi içindeki payı %42 ye kadar yükseldi. Nisan 1929’daki 16. parti kongresinde “1. Beş Yıllık Kalkınma Planı kabul edildi. (1928-1933)
1930 sonrası dünya ekonomik buhranından kapitalist ülkeler ağır yaralar alırken sosyalist devlet bundan hiçbir zarar görmedi. Hatta Soyetlerde sanayi üretimi iki mislinden fazla arttı. 17. parti kongresinde ise Molotov ve Kuybişev yoldaşlar ikinci beş yıllık kalkınma planını açıkladılar. Bu plana göre tarih 1937’yi gösterdiğinde sanayi üretimi savaş öncesinin hemen hemen iki katına çıkacaktı. Ayrıca bu plan tarımın makineleşmesini de tamamlayacaktı.1935’e gelindiğinde ise  SSCB’nin 1924 ‘de kabul edilmiş olan anayasasını değiştirmek gerekiyordu. Çünkü aradan geçen zaman diliminde SSCB’de milli ekonominin her alanında üretim araçları üzerinde sosyalist mülkiyet sağlanmış, kolektif çiftlik sistemi zafer kazanmış kısacası sosyalist sanayi her alanda yerleşmişti. SSCB’nin yeni anayasası Stalin yoldaşın başkanlığında kurulan bir anayasa komisyonunca kaleme alındı ve beş ay boyunca ülkede tartışıldı ve 8. Sovyet kongresinde yeni anayasa kabul edildi. 
Sovyetler Birliği sosyalizmle kapitalist ülkelerin 100 yıl gibi bir zaman dilimi içinde yaptıkları sanayi ve tarım hamlesini 25 yıl gibi kısa bir zaman diliminde gerçekleştirdi. Tabi burada kapitalist ülkelerin bu hamleyi yapmak için geri kalmış ülkeleri sömürdüğünü unutmamak gerekir. Ancak SSCB sosyalizmle ülkenin kendi kaynaklarını kullanarak muazzam bir hamle yapmıştır. Kemalist devrimin üzerinden 85 yıl geçmesine rağmen işçi ve emekçiler lehine sömürünün katmerleşmesinden başka değişen hiçbir şey olmamıştır. 

Yeni Dünya Gençliği/Antalya
29/01/2008

Stalin Eserler Cilt 15J. V. STALİN
ESERLER - CİLT 15 - 1938
BÜTÜN ÜLKELERİN İŞÇİLERİ BİRLEŞİNİZ!

SBKP(B) MK MARX-ENGELS-LENİN ENSTİTÜSÜ
Almanca çevirinin bu baskısı 1944 yılında yayınlanan Rusça baskısı ile yeniden karşılaşürılmıştır. Daha önce yayınlanan Almanca baskılarda Lenin ve Stalin'den yapılan alıntılar, bu kitap yeniden çevrilirken Rusça metin ile bir kez daha karşılaştırılarak düzeltilmiştir. Kaynakça, 1934'de Mos­kova'da basılan Lenin'in 12 ciltlik Seçme Eserler'inden 1946-47'de yayınlanan 2 ciltlik baskı ise 2 Ciltte Seçme Eserler, Lenin'den alıntılanmıştır.
Bu yapıt Türkçeye, "J.V. Stalin-Werke, Band 15,1938" başlığı altında "Dietz-Verlag Berlin" tarafından 1951'de yayınlanan Almanca baskısından çevrilmiştir.
I. Basım
Dizgi              :Aralık DTR Ajans
Baskı:            :Anka Ofset
Kapak           :înter Grafik Tasarım
Kapak Baskı    :Teknogralik Matbaacılık A.Ş.
Çeviren: İSMAİL YARKIN
411 sayfa

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder