YÖK tam gaz sürüyor…

AKP’nin devlet organlarını ele geçirip buralarda kadrolaşma temelindeki çabaları devam ediyor. 8 Aralık 2007 günü Yüksek Öğretim Kurulu’nda (YÖK) başkanlık görevini dolduran darbecilerin yerine merakla beklenen ve çok tartışılan atama gerçekleşti. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Erdoğan Teziç’in ardından YÖK’ün başkalığına AKP’ye yakınlığıyla ve İslam alanındaki makaleleri-araştırmalarıyla bilinen ODTÜ Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’ı atadı. Akademik çevreler ile birlikte burjuva medya da atanma haberini sürpriz isim olarak değerlendirdi ve kimi gazeteler yeni atanan YÖK başkanı için; ‘serbest olursa türban azalır diyen başkan atandı’, kimisi ‘şoförlükten başkanlığa’, kimisi ‘özgürlükçü ve demokrat kişiliğiyle tanınan başkan görevde’ ve kimisi de ‘YÖK’ün başına lokum gibi hoca’ şeklinde başlıklar kullandılar.
Peki, kimdir yeni YÖK başkanı, daha önce neler yapmıştır biraz buna bakalım.
ODTÜ Sosyoloji Bölümü'nde öğretim üyesi olan Özcan, TÜBİTAK Sosyal ve Beşeri Bilimler Araştırma Grubu Yürütme Komitesi Sekreteri,  İslami Araştırmalar Dergisi Danışma Kurulu üyeliği de yapıyor. Uluslararası Hukuk ve Politika Dergisi Yazı Kurulu Üyesi ve aynı zamanda Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu'nun da (USAK), Bilim ve Uzmanlar Kurulu Başkanlığı'nı yürütüyor. Bu kurum Uluslararası ilişkiler, etnik araştırmalar, terörizm ve güvenlik alanlarında faaliyet gösteriyor. Kurumun uzmanlık alanları, uluslararası güvenlik, dış ilişkiler, Ortadoğu, Kafkasya, Orta Asya, Balkanlar, AB, terörizm ve uluslararası hukuk olarak sıralanıyor. Özcan’ın kurucusu olduğu POLLMARK Piyasa ve Kamuoyu Araştırma Şirketi, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde yaptığı  “Köşk’e kim çıkacak?" araştırmasında, Abdullah Gül’ün seçileceğini bilmesiyle dikkat çekmişti. POLLMARK, AKP’nin anlaşmış olduğu araştırma şirketlerinden birisi.
Özcan’ın şu ana kadar birçok konuda makalesi var. Bunlardan bazıları: İslami araştırma dergisinde yayınlanan “İslam Ekonomik Gelişmeye Engel midir? Karşıt Delil ve Bazı Metodolojik Düşünceler”, "Ülkemizdeki Cami Sayıları Üzerine Sayısal Bir İnceleme", İngilizce dilinde eğitim veren ve İslam üniversitesi olan Malezya Uluslararası İslam Üniversitesinde misafir öğretim üyesi olduğu zaman Özcan, "Geleneksel İslam toplumu: Kelantan" ile ilgili bir çalışma yürütmüştür, “Siyasi Parti Tercihleri Belirleyen Etmenler: İstanbul Örneği” makaleleri arasında yer almaktadır.
Özcan Türkiye’de polis konusuyla da ilgilenmiş bunun üzerine  yazılar yazmış ve konferanslar vermiştir.Bu konuda yazdığı makaleler: “Ne Öğretmeli, Nasıl Eğitmeli: Türk Polis Akademisinde Müfredat Sorunu”, “Emniyet Genel Müdürlüğü Küçükleri Koruma Şubesinin Statü ve İmajının Değiştirilmesi”, “Türkiye’de Polis ve Politika İlişkisi”. Hatta Özcan terör uzmanı olarak nitelendiriliyor. Kendisinin de üyesi olduğu USAK’ın hazırladığı raporda Kuzey Irak için operasyon öncesi diplomatik yolların denenmesi gerektiğinin altını çizerken, operasyon olacaksa bile bunun seçimden sonraya bırakılması gerektiği söyleniyordu. Özcan 61 anayasasından sonra gelişen işçi sınıfı hareketlenmesini terör olayları olarak değerlendirmekte ve ‘terör’ olaylarının 61’den sonra başladığını öne sürmektedir. Emniyet istihbaratla işbirliği içerisinde faaliyet yürütmekle birlikte devrimci öğrenci hareketinde bir simge haline gelen Ortadoğu Teknik Üniversitesine terörle mücadelenin ve polisin taşınmasında en etkili olan isimlerin başında gelmiştir.
Kuşkusuz yeni YÖK başkanının atanmasıyla beraber en çok merak edilen konulardan biri üniversitelerde türban konusu. Aslında AKP’nin ta başından beri kendi lehine oy kullanılması için verdiği sözün devamıdır ve bu sefer YÖK başkanıyla beraber gündeme gelmektedir türban. Özcan’ın göreve gelir gelmez tüm yasakların kalkacağını, aslında sorunun yasaklardan oluştuğunu ve özerk bilimsel üniversiteler temelinde çalışma yapılacağını söyleyerek tüm dikkat ve tepkileri üzerine çekti. Bu sözüyle Özcan ilk bakışta işte aradığımız kişi, kurtarıcı olarak görünebilir. Peki gerçektende öylemi? Özcan’ın tüm yasaklar kalkacak dediği yasaklar hangileri veya Özcan özerk, bilimsel üniversitelerden ne anlıyor. Bunu cevaplandırmadan önce biraz geriye gidelim. Yusuf Ziya Özcan bugüne kadar gelen anayasalar içinde en ılımlı olan ve işçiye, emekçiye belli başlı haklar veren 61 anayasasını terörün artmasına etken olarak görmüştür ve işçi sınıfının hareketini terör olarak nitelendirmiştir.
Yusuf Ziya Özcan’ın yasaklar kalkacak sözünden kastı türban yasağının kalkması yönündedir. Özgür bir ortamdan kastı ise egemen sınıfın üniversiteler üzerindeki emellerini daha özgür bir ortamda gerçekleştirmelerinin önünü açmaktan başka bir şey değildir.
Yusuf Ziya Özcan AKP Hükümetinin kuklası konumundadır. TBMM başkanı Köksal Toptan'la olan basına kapalı görüşmesi sırasında TBMM TV kamerasına “yanlışlıkla” yansıyan şu diyalog bunu açıkça gösteriyor:
Toptan: YÖK'le ilgili söyleyeceğiniz varsa...
Özcan: Hayır, yok Hocam. Mümkün olduğu kadar bu işten kaçınıyorum.
Toptan: Arada sırada bu konularla ilgili katılım için cevap da vermek lazım.
Özcan: Hem Sayın Cumhurbaşkanı tavsiye etti hem de Sayın Başbakan. 'Aman Hocam' dedi, 'Bir şey söylersin ipimizi çekerler.’
Özcan burjuvazinin tam aradığı bir “bilim insanı”dır. İslam ve terör konusunda uzmanlaşmış bir kişi burjuvazi için çok şey demektir. Sindirme ve uyutma politikası burjuvazinin biricik araçları. Geçmiş sayımızda bu denli saf bilim insanının neden böyle burjuvazi tarafından hediyelere boğulduğunu, ödüllendirildiğini ve önemli mevzilere getirildiğinden söz etmiştik.
Asıl sorun YÖK’ün başına kimin atandığı veya kimin atanmadığı değil, asıl sorun sitemin ve onun bir kurumu olan YÖK’ün kendisidir. Kapitalizm sürdükçe burjuvazi YÖK ve benzeri kurumları koruyacaktır. Üniversiteleri özgürleştirmek, bilim üreten, toplumsal ihtiyaçları gözeten kurumlar haline getirmek için sistemi değiştirmek gerek.

30.12.2007
Yeni Dünya Gençliği/Adana

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder