1917 Kızıl Ekim Devrimi

20.yy başlarına emperyalist güçlerin çıkarları doğrultusunda, dünyayı kendi aralarında paylaşmak için başlatmış oldukları 1.Dünya Savaşı damgasını vurdu. Bu savaşta etkin bir sol oynayan Rusya'da Çarlık ise kendi topraklarına yeni topraklar katmak amacıyla savaş politikasını sürdürdü. Savaş bir yandan çarlığı, toprak ağalarını, çiftlik beylerini zenginleştirirken, bir yandan ise ülkede savaşa sürülen yoksul kitleleri daha da yoksulluğun sefaletin içine çekiyordu.1917 yılına gelindiğinde, savaşla birlikte artan yiyecek, hammadde, yakıt sıkıntısı beraberinde katmerleşerek açlığı, yoksulluğu ve ölümleri de getirdi. 1917 yılının ocak aylarından itibaren gelişen ve daha da artan kitle hareketleri, kendisine açlık ve ölümden başka bir şey getirmeyen çarlığın yıkılması gerektiğini alanlarda haykırıyordu. Grevler baş göstermeye ve genel bir grev haline gelmeye başladı. Şubat ayına girildiğinde yüz binlerce işçi grev halindeydi. Kitle hareketinin ve gösterilerin düzen sahiplerini korkutacak boyuta ulaşmasıyla generaller, emrindeki askerlere göstericilerin dağıtılması için işçilerin üzerine ateş açılması talimatını gönderdiler. Ancak savaşın getirdiği felaketten nasibini almış askerler, işçilerin üzerine ateş açmayı reddettiler. Şubat ayında ayaklanan ve yerel iktidarları ele geçirip buralarda Sovyetler oluşturan işçi ve askerler, bakanları ve generalleri tutuklamaya başladılar. En nihayetinde Çar 2. Nikolay tahtından indirildi.

Rusya'da Çarlığın yıkılmasından hemen sonra Dumanın (parlamento) eski temsilcileri olan liberaller ve Menşevikler anlaşarak geçici hükümeti kurdular. Komitenin başkanlığına toprak ağası olan Rodzyanko getirildi. Menşeviklerin ağırlıkta olduğu Petrograt İşçi ve Asker Sovyetleri de burjuvaziyle anlaşarak bu hükümetin kurulmasını onayladırlar. Geçici hükümetin başına ise, Çar 2. Nikolay'ın kendi hükümetine başkan yapmak istediği Prens Lvov getirildi.
Geçici hükümet ikili iktidar tarafından oluşturuluyordu. Bir yanda burjuvazinin temsili hükümeti diğer yanda ise devrimin başkahramanı olan, geniş kitleye sahip olan fakat burjuva hükümetiyle gönüllü olarak bir araya gelen İşçi Asker Sovyetleri. Bu ikili iktidar sınıfsal ve politik karakteri birbiriyle zıt, Lenin'in de dediği gibi “şimdiye kadar düşünülmemiş ve düşünülmesi mümkün olmayan” bir yapıya sahipti. Geçici hükümet devrimcilik taslıyor fakat iktidarın yönetici konumlarına eski hükümet yandaşları getiriyordu. Bu hükümet toprak ağalarının, çiftlik beylerinin toprak mülkiyetine ve çarlığın feodal maddi temeline dokunmuyordu.
Çarın devrilmesinden sonraki gelişmeler sömürücü sınıfın yerine işçi ve emekçi iktidarının kurulması değil,  sömürücü sınıfın iktidarı, temsili sömürücülere sahtekârca devretmesinden başka bir şey değildi. Geçici hükümet halkın en baştan beri talep ettiği savaşın bırakılması yerine, savaşa katılan diğer emperyalistlerin işçi ve emekçilerine ukalaca burjuvazinin oyununa gelmeyin çağrısı yapıyordu.
cccpBurjuvazinin söz ve yetkisini bulundurduğu geçici hükümet, devrimden duyduğu soylu gururla seslenerek halkı aldatıyor ve meseleyi, çarlık yerine geçen sahte cumhuriyette, Rusya'daki savaşın sosyal ve politik karakteri değişmiş gibi gösteriyordu. Geçici “Devrimci Anavatan Avunması” aldatması adı altında yürütülen savaş, ilhaklarda ve bankalarında belli ölçüde çıkarı olan küçük mülk sahiplerinin çıkar ve görüşlerinin ifadesiydi. Ayrıca burjuva hükümeti, işçi ve emekçilerden oluşan Sovyet hükümetini görmezden- duymazdan gelerek kendi iktidarını mutlaklaştırmaya çalışıyordu.
Lenin bu süreç içerisinde en başından beri “burjuva hükümetinin kendisini güvenilir kılma zorunda olduğunun, işçi ve emekçilerin ise burjuvaziye asla güvenmemek zorunda olduğunun” altını çiziyordu. Sınıfsal konumu ve çıkarları tamamıyla zıt olan bir ikili iktidarın mümkün olamayacağını söylüyordu. İşçi ve emekçilerin devrimin gelişmesini güvence altına alabilmesi için devrimin ikinci aşaması yani proletaryanın iktidarı tek başına ele alması gerekiyordu. Geçici hükümet devrilmeliydi çünkü o burjuvazinin temsil ettiği hükümet olarak ne gerçek bir barış, ne ekmek, ne de özgürlük getirebilirdi.
Lenin önderliğindeki Bolşevikler geçici hükümetin sahte devrimciliğini ve ikiyüzlülüğünü teşhir etmek için kitleler üzerinde yoğun bir çalışmaya giriştiler. Bolşevik Parti sayıca zayıf durumda olmasına rağmen, işçi ve emekçi kitlesinin durumu iyi bir örgütlenme ile gelecekte büyük gelişmeleri beraberinde getirebilirdi. Artık geçici hükümetin kendi taleplerini görmezden gelmesine, seslerine kulak asmamasına tepki gösteren kitleler, kendilerini Bolşevik sloganlarla alanlarda buluyordu. Bolşevikler öncülüğünde gelişen ve geçici hükümete karşı ayaklanan gösteriler muazzam boyutlara ulaşmıştı. Hükümet,  kitlelerin iktidarı istemesine ve alanlarda ürkütücü boyutlara ulaşmasına karşı ateşle karşılık verdi. Gösterilerde onlarca kişi öldü. Geçici hükümetin devrilmesi konusunda artık hiç bir şüphe kalmadı. Devrimci durumun gelişmesi ve bunalımın olgunlaşması üzere Lenin halkın silahlı müfrezelerinden oluşturulan Kızıl Ekim ayaklanması zamanının geldiğini açıkladı:”ne erken, ne geç şimdi tam zamanı... Devrimimiz 2-3 günlük mücadeleye bağlıdır.” Silahlandırılmış halkın ayaklanması sonucu, geçici hükümet devrildi ve dünya tarihinde ilk olan Proletarya Diktatörlüğü,  Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği kuruldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder