CHP Genel Başkanı Deniz Baykal son dönemde gündemde oldukça yer alan Ergenekon gözaltıları için her gün yeni bir açıklama yapıyor. Yaptığı açıklamalarda muhakkak bir yerinden tutarak Ergenekon'u temize çıkarmaya çalışmaktadır. Ne hikmetse Ergenekon, her gün başka bir bombalama veya toplum nezdinde önemli yerleri olan kişileri katletme haberleriyle de karşımıza çıksa, yine de Baykal tarafından üstü kapalı bir şekilde sahipleniliyor. Ergenekon soruşturmasını sürekli olarak “darbe”lere benzetiyor ve gözaltına alınanları “Laik cumhuriyete inananlar ve Atatürkçüler” olarak görüp, gösteriyor. Ben de bu konuda hazır yazıyorken Deniz Baykal’a yakıştırdığım “en Atatürkçü, en Laik siyasetçi” ünvanlarını belirtmeden geçmeyeceğim. Bu konuda sanırım kimsenin kuşkusu yoktur! Hakkını vermek gerekir.
Geçtiğimiz günlerde Deniz Baykal’ın “Ergenekon”la ilgili yapmış olduğu bir açıklamayı oldukça ilginç buldum ve sizinle paylaşmak istedim. Baykal son dönemlerdeki gözaltılarla ilgili ilginç bir benzetmede bulunmuş. Son dönemdeki gözaltıları; “Tıpkı Hitler’in 30 Haziran gecesi başlattığı, milyonlarca insanın ölümüyle sonuçlanan iktidarını pekiştirdiği dönem gibi, ya da "Büyük Temizlik" olarak adlandırılan Stalin’in 1937-1938 yılları arasındaki uygulamaları gibi” şeklinde değerlendirmiş. “Sayın Baykal” bu sefer de tarih çarpıtıcılığına soyunarak Stalin’i, Hitler ile aynı kefeye koyuyor ve bununla da kalmayarak hiç bilmediği dönemi veya bilip de çarpıttığı bir dönemi insanlık tarihinin kara sayfaları olarak gösteriyor.
O zaman biz de birkaç kelimeyle Baykal’a cevap verelim ki, muhalefet koltuğundan ayrılmadan o da bize de cevap versin. Zaten laik cumhuriyeti korumak için sürekli muhalefet etmek onun biricik ve asli görevidir.
8 Mayıs 1945’te Hitler Faşizmini dünya üzerinden silen ve dünya halklarının yeniden nefes almasını sağlayan Stalin önderliğindeki Sovyetler Birliği, dünya halklarına umut olmuştur. Kendisinden olmayan tüm ırkları yok etme ve dünyayı faşizmle yönetme gayesi içinde olan Hitler’i ancak Kızıl Ordu durdurabilmiştir. Yaklaşık 20 milyon komünist bu savaşta can vermiştir. Peki sadece Hitler mi Sovyetleri yıkma gayesi içindeydi? Hayır! Tüm diğer kapitalist/emperyalist ülkeler Sosyalizmin anayurdunu yıkmak için ellerinden geleni yapıyorlardı. Her türlü yolu deniyor ve fakat bir türlü başarılı olamıyordu. Sadece çevre kapitalist ülkeler değildi tabii ki sosyalizmi yıkmaya çalışan. İçte de sosyalist, komünist kılığına bürünmüş ajanlar ve hainler değişik planlar güdüyorlardı. Moskova duruşmaları da içteki düşmanları temizlemek için yapılmıştır. Ve bu duruşmalar tüm halkların gözü önünde ve dünya basınına açık yapılmıştır. Moskova duruşmalarından sadece birkaç kesit aktarmak sanırım durumu anlatmaya yeterli olacaktır.
Troçkist Valentine Olberg ile mahkeme savcısı A.Y. Vişinski arasında şöyle diyaloglar geçiyor;
- Vişinski: Alman Troçkistleriyle Alman polisi arasında ilişkiler sistematik miydi?
- Olberg: Evet sistematikti ve Troçki'nin bilgisi ve onayıyla yapılıyordu.
- Vişinski: Bunun Troçki'nin bilgisi ve onayıyla yapıldığını nereden biliyorsunuz?
- Olberg: İlişkilerden birini ben sağlıyordum. Benim ilişkim Troçki'nin direktifleriyle kurulmuştu.
Troçki’nin kişisel muhafızı Efraim Dreitzer de yapmış olduğu savunmada aslında bir nevi yaptıklarının hesabının verilmesi gerektiğini söylemiştir.
Efraim Dreitzer: “Her birimizin siyasal önemi ve geçmişi farklıdır fakat katiller olarak burada hepimiz eşitiz. Ben, ne pahasına olursa olsun, merhamet beklememesi ya da dilememesi gerekenlerden biriyim.”
Görüldüğü üzere içte de anayurdu yıkma çabası içerisinde olan hainler bulunmaktadır. 1937 Moskova duruşmaları dün olduğu gibi bugün de bir sürü burjuva kalemşorları tarafından çarpıtılmakta ve katliam olarak gösterilmektedir. Deniz Baykal da bunlardan geri kalmayarak yerini almıştır. Stalin’i karalamak, Stalin şahsında sosyalizmi karalamaktır. Stalin’i savunmak her türlü Marksizm düşmanı akıma karşı silah olmaktır.
Er ya da geç tüm çabalarınız boşa çıkacaktır. Proletarya kendi iktidarını mutlak kuracaktır. Ve o zaman tüm halkların önünde hesap verilecektir.
Geçtiğimiz günlerde Deniz Baykal’ın “Ergenekon”la ilgili yapmış olduğu bir açıklamayı oldukça ilginç buldum ve sizinle paylaşmak istedim. Baykal son dönemlerdeki gözaltılarla ilgili ilginç bir benzetmede bulunmuş. Son dönemdeki gözaltıları; “Tıpkı Hitler’in 30 Haziran gecesi başlattığı, milyonlarca insanın ölümüyle sonuçlanan iktidarını pekiştirdiği dönem gibi, ya da "Büyük Temizlik" olarak adlandırılan Stalin’in 1937-1938 yılları arasındaki uygulamaları gibi” şeklinde değerlendirmiş. “Sayın Baykal” bu sefer de tarih çarpıtıcılığına soyunarak Stalin’i, Hitler ile aynı kefeye koyuyor ve bununla da kalmayarak hiç bilmediği dönemi veya bilip de çarpıttığı bir dönemi insanlık tarihinin kara sayfaları olarak gösteriyor.
O zaman biz de birkaç kelimeyle Baykal’a cevap verelim ki, muhalefet koltuğundan ayrılmadan o da bize de cevap versin. Zaten laik cumhuriyeti korumak için sürekli muhalefet etmek onun biricik ve asli görevidir.
Troçkist Valentine Olberg ile mahkeme savcısı A.Y. Vişinski arasında şöyle diyaloglar geçiyor;
- Vişinski: Alman Troçkistleriyle Alman polisi arasında ilişkiler sistematik miydi?
- Olberg: Evet sistematikti ve Troçki'nin bilgisi ve onayıyla yapılıyordu.
- Vişinski: Bunun Troçki'nin bilgisi ve onayıyla yapıldığını nereden biliyorsunuz?
- Olberg: İlişkilerden birini ben sağlıyordum. Benim ilişkim Troçki'nin direktifleriyle kurulmuştu.
Troçki’nin kişisel muhafızı Efraim Dreitzer de yapmış olduğu savunmada aslında bir nevi yaptıklarının hesabının verilmesi gerektiğini söylemiştir.
Efraim Dreitzer: “Her birimizin siyasal önemi ve geçmişi farklıdır fakat katiller olarak burada hepimiz eşitiz. Ben, ne pahasına olursa olsun, merhamet beklememesi ya da dilememesi gerekenlerden biriyim.”
Görüldüğü üzere içte de anayurdu yıkma çabası içerisinde olan hainler bulunmaktadır. 1937 Moskova duruşmaları dün olduğu gibi bugün de bir sürü burjuva kalemşorları tarafından çarpıtılmakta ve katliam olarak gösterilmektedir. Deniz Baykal da bunlardan geri kalmayarak yerini almıştır. Stalin’i karalamak, Stalin şahsında sosyalizmi karalamaktır. Stalin’i savunmak her türlü Marksizm düşmanı akıma karşı silah olmaktır.
Er ya da geç tüm çabalarınız boşa çıkacaktır. Proletarya kendi iktidarını mutlak kuracaktır. Ve o zaman tüm halkların önünde hesap verilecektir.
Yeni Dünya Gençliği Okuru
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder