“Özür”, “İnkar” ve Türkiye!

Prof. Baskın Oran, Prof. Ahmet İnsel, Dr. Cengiz Aktar ve Gazeteci Ali Bayramoğlu’nun öncülüğünde Ermenilerin 1915 yılında soykırıma uğradığı gerekçesiyle, Türkiye’de bir grup aydın tarafından “ermeni kardeşlerimizden özür diliyoruz” kampanyası başlatıldı.
“1915’te Osmanlı Ermenileri’nin maruz kaldığı Büyük Felakete duyarsız kalınmasını, bunun inkâr edilmesini vicdanım kabul etmiyor. Bu adaletsizliği reddediyor ve kendi payıma ermeni kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür diliyorum” dendi ve bir internet sitesi kuruldu. Bu özür kampanyası bütün ülkede değişik yankılar yarattı. Toplumun hemen her kesiminden değişik yorumlar yapıldı. TSK, özür dileme kampanyasını doğru olmamakla beraber, zarar verici sonuçlar doğurur açıklaması yapıtı. Görüldüğü kadarıyla, bu kampanyaya karşı çıkanların en büyük kesimi, “onlar da bizi kesti” neden özür diliyorsunuz açıklaması yapıyorlar. Milliyetçi kesimler, “biz değil onlar bizi katletti”, “onlar bizden özür dilesin”, “özür dileyenlerden utanıyoruz”, “kanlarından ve Türklüklerinden şüphe ediyoruz” şeklinde açıklamalar yapıyor ve yapılan açıklamalar saldırgan bir tavırla yapılıyor. Ayrıca açılan “www.özürdileriz.com” adresi de faşistler tarafından hack edildi. “www.özürdilemiyoruz.biz” ve benzeri karşıt siteler kuruldu. Bazı kesimler tarih, tarihçilere bırakılsın diyor. Demokrat kesimlerden ise, Türkiye karanlık geçmişiyle artık yüzleşmeli, tarih çarpıtılmaktan vaz geçilsin, şeklinde yorumlar yapıldı. Bazıları da ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirip tarafsız kalmaya çalıştı. Bu özür kampanyası bir anlamda gelenekleşmeye başladı. Kendilerine “İzmirli seçmenler” diyen bir grup, Ermenilerle ilgili ırkçı açıklamaları nedeniyle iki vekili Meclis'e gönderdikleri için özür diliyoruz açıklaması yaptı. Alevi Enstitüsü açılışına katılan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ise devlet adına Alevilerden özür diledi. Günay,  Türkiye’nin bir devlet görevlisi olarak tüm yanlışlıklar için özür diliyorum dedi. Kuşkusuz bu özür, seçim politikalarının bir ürünüdür. Çünkü bugüne kadar yapılmayan Alevi açılımının seçim döneminde sıkça gündeme gelmesi, yaptıkları kirli seçim planlarını ortaya koymaktadır. Oysa Aleviler bugün de, bu ülkede ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmektedir.
Hatırlarsak yakın zamanda cesurca bir özür gelmişti. Avustralya, Aborijinlere  (Avustralya yerlileri) karşı bugüne kadar uyguladığı politikalardan dolayı özür dilemişti. Türkiye’nin özür dilemesi çok mu zor! Tarihindeki karanlık sayfalarını kabullenmesi bu kadar mı zor? Ancak genel olarak bakacak olursak bugünkü kapitalist sistemler, bugüne kadar yapılan katliamlardan özür dilemeyi bir kenara bırakalım, bu yaptıklarını kabul bile etmekten aciz bir durumdadırlar. Türkiye Cumhuriyeti devleti Kürtleri yakın zamana kadar bir millet olarak dahi kabul etmiyordu. Evet, Türkiye Cumhuriyeti devleti özür dilemeli! Ermenilerden, Kürtlerden, kültürleri yok edilen Lazlardan, bu ülkede yaşayan azınlıklardan, tüm faili meçhullerden, faşistçe işkencehanelerde katledilen tüm devrimci, demokratlardan, işçilerin kanları ve alınterleriyle beslenen bir sistemin koruyucusu olduğu için tüm işçi sınıfından özür dilemeli!...
Kapitalist sistemin yılmaz bir savunucusu olan bu devletin, karanlık geçmişiyle yüzleşmek istememesi gayet normaldir. Bu sistemde halkların kurtuluşu mümkün değildir. Bütün halkların kardeşçe yaşayabileceği tek sistem sosyalizmdir ve bunun en iyi örneği Lenin ve Stalin önderliğindeki “Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği”nde görülmüştür. Bu bir öngörü değildir gerçek tarihin ta kendisidir…
Yeni Dünya Gençliği/İstanbul
Aralık 2008

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder