“Sermayeye ve onun otorite biçimlerine karşı mücadeleye”

Kamusal hizmetlerin sermaye için karlılık alanı haline getirilmesi ile birlikte eğitim sistemi; okul öncesi eğitimden üniversiteye kadar piyasalaştırma politikalarına tabi tutulmuştur. Devletin eğitim alanına yaptığı katkı, giderek ihtiyaçların karşılanmasına asla yetmeyecek düzeylere çekilmiş, özel sektöre verilen destek ise bununla ters orantılı biçimlerde artmıştır. Buna paralel olarak kamu okullarında paralılaştırma uygulamalarının giderek eğitim alma süreçlerini engelleyecek biçimlere bürünmesi, üniversite öncesi eğitimde piyasalaştırma süreçlerinin yıkımlarını açığa çıkarmaktadır. Bir yandan kamu okullarında eğitimin niteliği giderek düşerken diğer yandan mevcut üniversite kapasitelerindeki darlık ve üniversite sınav sistemindeki eşitsizlikçi “seçicilik” ise piyasalaştırma sürecini tetiklemektedir. Ancak parası olanın iyi eğitim alma hakkının olduğu bir sistem sürekli devlet ve sermaye tarafından beslenmektedir. Kabaca özetlemiş olduğumuz, bu çok parçalı süreç; üniversite eğitimi alma hakkının giderek daha fazla daralan bir azınlığın tekeline girmesi ve üniversite eğitimine hak kazanmanın toplumun geneli açısından bir ayrıcalık haline gelmesi sonucunu doğurmaktadır. Üniversiteye girene kadar eğitimdeki piyasalaştırma sürecinden paylarını alan öğrenciler, üniversite eğitimi sırasında daha derin piyasalaştırma biçimleriyle karşılaşmaktadırlar. Elbette ki eşitsiz gelişim yasaları kendini burada da göstermektedir. Ülkede ki tüm üniversiteler için birebir aynı sürecin işlediğini söylemek mümkün olmasa da genel bir eğilim tüm üniversitelere yayılmaktadır. Öncelikle eğitim sürecinin bedeli giderek daha fazla öğrencilerin üzerine yıkılmaktadır (Harçlar, katkı payları eğitim hizmetinin çeşitli aşamalarında alınan hizmet bedelleri). Üniversitelilere eğitimlerini sürdürmek için gereken yaşam koşullarını sağlayacak ihtiyaçlar, (yemek, ulaşım, barınma, kitap vb.) öğrencilere bedelsiz sağlanmamakta üstelik bu ihtiyaçlar üzerinden kar elde edilmektedir. (Kimi zaman bu hizmetlerin özelleştirilmesi ile, kimi zaman bizzat üniversitelerin şirket mantığı ile kendi ürettiği bu hizmetleri öğrenciye kar amacı güderek satması ile kimi zamanda kapasite yetersizlikleri ve imkansızlıklar yüzünden üniversitelilerin doğrudan özel sektörden bu ihtiyaçlarını karşılamaya zorunlu bırakılmaları ile). Paralılaştırma uygulamaları salt üniversitelilerin zorunlu asgari ihtiyaçları ile sınırlı tutulmamakta; üniversitelilerin sosyal etkinlik alanları da piyasalaştırma sürecinin içine çekilmektedir. Üniversite giderek şirketleşirken “kar” mantığı, üniversitelilerin kullanımına sınır konulan üniversite alanlarını sermayeye açmakta, üniversite kaynakları (binadan, eğitime, beyin gücüne) sermayenin hizmetine sunulmaktadır. Üniversitelilerin giderek eğitimlerini sürdüremez hale geldiği bu ayrımcı-eşitsizlikçi mekanizma “üniversiteler kaynaklarını kendileri yaratmalı” söylemi ile meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır. Kısaca; üniversitelerdeki piyasalaştırma mekanizmaları giderek üniversitelerimizi ticarethaneye-kar mantığı ile çalışan şirketlere, öğrencileri ise müşterilere dönüştürmektedir. Bu süreç bir yandan üniversite eğitiminin toplumsal içeriğini yok ederken diğer yandan parayla ilişkilendirilen üniversite eğitim sistemi, üniversiteliler açısından dışlayıcı (parası olan okur) bir mekanizmayı yeniden üretmektedir.
BU KISIR DÖNGÜ KIRILMALI
Üniversitelerdeki sermaye lehine dönüşüm süreci son adımları oluşturan uygulamalarla devam etmektedir. Yani üniversitelerin yapısı, ‘elde edilen karı’ artırmak amacıyla zorlanmaya devam etmektedir. Değişim süreci, üniversitelerin kimliğinde derin tahribatlar yaratmaktadır. Üniversitelerdeki sorun yumağına her geçen gün yeni bir tane daha eklenmektedir. Üniversiteler bilimden uzak, sistem tarafından kar hesaplarının yapıldığı kurumlara dönüşmüştür.
Görevimiz; Kapitalist sistemin topyekün bütün kurumlarıyla ortadan kaldırılması ve yerine sosyalist sistemin yani “insanın insan tarafından sömürülmediği, herkesin eşit ve özgür olduğu” bir sistemin yaratılması olmalıdır.
Maramara Üniversitesi / Yeni Dünya Gençliği Okuru

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder